Yumurtalık (Over) KistleriYumurtalık (over) kistleri, bazen sadece sağ veya sol yumurtalıkta bazen de her iki tarafta birden olabilen, bazen içi sıvı dolu kesecikler şeklinde bazen de kan veya daha yoğun içerikli olabilen ve çok çeşitli boyutlarda karşımıza çıkan oluşumlardır. Yumurtalık kistleri neredeyse her kadının hayatında en az bir kez karşılaştığı bir durumdur. Büyük bir çoğunluğu hiçbir belirti vermez ve başka bir nedenle yapılan jinekolojik muayene esnasında tesadüfen saptanır. Çoğu yumurtalık kisti iyi huyludur (yüzde 80-85) ve adet gören kadınlarda her yaşta görülür.
Tek taraflı, mobil, nispeten küçük ve düzgün yüzeyli olan kitleler iyi huylu iken; iki taraflı, içi yoğun içerikli, yapışık, düzensiz yüzeyli nispeten büyük ve hızlı büyüme eğiliminde olan kitleler ise büyük olasılıkla kötü huyludur. Ayrıca menopoz döneminde görülen kistlerin kötü huylu olma riskleri nedeni ile çok iyi değerlendirilmelidir.
Özellikle muayene ve ultrasonda elde edilen bilgiler, ayrıca bazı kan tahlilleri ayırıcı tanıda bize yardımcı olur. Over kistleri gebelik sırasında da oluşabilmektedir. İlk gebelik aylarında gebeliğin devamı için gerekli hormonları salgılayan ve çok çeşitli boyutlarda görülen yumurtalık kistleri, gebelik ilerledikçe genelde küçülür ya da kaybolur.
Yumurtalık kisti bulunan hastaların bir çoğunda hiçbir şikayet bulunmaz ve muayene, veya ultrasonografi sırasında tesadüfen saptanır. Hastaların birçoğunda sadece kasık ağrısı şikayeti bulunur. Ağrı kistin bulunduğu tarafa göre sağ veya sol kasıkta olabilir. Nadiren bazı hastalarda kist ve ağrı zıt taraflarda olabilmektedir veya tek tarafta kist olduğu halde ağrı hem sağ hem sol kasıkta bulunabilir.
Yumurtalık kistlerine bağlı kasık ağrısı genellikle çok şiddetli değildir, özellikle oturmak, dizleri karna çekmek gibi karın içerisini sıkıştıran hareketlerde ağrı birden hissedilir. Ancak kistte yırtılma (rüptür) veya kendi etrafında dönme (torsiyon) meydana gelirse bu durumda aniden başlayan şiddetli kasık ve karın ağrısı, bulantı, kusma, bayılma gibi şikayetler meydana gelebilir.
Yumurtalık kistlerine bağlı daha nadir görülen şikayetler arasında adet gecikmesi, adet görememe, adet düzensizliği, ilişki sırasında ağrı, adet döneminde ağrı, karında ve kasıklarda dolgunluk, şişlik hissi, karında ele gelen kitle hissi, sık idrara çıkma, kabızlık gibi şikayetler sayılabilir. Adet ile ilgili problemler kistin hormon salgılamasına bağlı gelişebilir. Özellikle nispeten büyük kistlerde karında şişlik, ele bir kitle gelmesi gibi belirtiler hastanın dikkatini çekebilir. Büyük bir kist idrar torbasına ve bağırsaklara baskı yaparak sık idrara çıkma ve kabızlık gibi şikayetlere neden olabilir.
Şunu belirtmek gerekir ki yumurtalık (over) kistlerine bağlı belirti ve şikayetler başka bir çok hastalıkta da görülebilecek belirtilerdir. Yumurtalık kistlerine özel bir belirti yoktur. Yukarıda anlatılan kasık ağrısı, adet düzensizliği, ilişki veya adet döneminde ağrı gibi şikayetlere sebep olabilecek birçok hastalık vardır ve yumurtalık kistlerinin çok büyük bir bölümünde hiçbir belirti, şikayet meydana gelmez, muayene sırasında tesadüfen saptanırlar.
Gençlerde en sık rastlanan kistlerin başında gelir. Gelişen yumurta hücresinin çatlamaması ve büyümeye devam etmesi nedeni ile oluşmaktadır. Büyüklükleri genelde 2-4 santimetredir. Oldukça gergin ve içinde berrak sıvı içeren kistlerdir. Herhangi bir komplikasyon yaratmazlar. Follikül kistleri genelde adet sonrası kontrol edildiğinde kendiliğinden kaybolduğu gözlenmektedir ve tedavi gerektirmez.
Normalde her yumurtlamadan sonra yumurta hücresinin atıldığı doku farklılaşır ve korpus luteum adı verilen dokuya dönüşür ve progesteron adı verilen hormonun üretilir. Bu doku zaman içinde sıvı birikmesi nedeni ile kistleşebilir. Genelde 3-4 cm büyüklüğündedir. Hormon salgılaması olduğu için adet rötarına yol açabilir. Herhangi bir komplikasyon gelişmediği durumlarda tedavi gerektirmez. Genelde adet sonrası kendiliğinden kaybolur.
Rahim (uterus) içini döşeyen endometrium adı verilen zar tabakasının yumurtalıklarda bulunması ve her adet döneminde kanayarak kistleşmesi sonucu oluşur. Kist içi çikolata kıvamında bir sıvı ile doludur ve bu nedenle çikolata kisti de denir. Hastalar doktora kısırlık, ağrılı adet görme, ilişki esnasında ağrı şikayeti ile başvururlar. Kendiliğinden kaybolmazlar ve cerrahi tedaviye gerek duyulmaktadır.
20 yaşından küçük bayanlarda en sık görülen kist tipidir. %10 vakada iki taraflı olabilir. Embriyonel dönemde meydana gelen olaylardan kaynaklanır. Kitlenin içinde saç, deri, diş, kıkırdak parçaları, kemik, sinir hücreleri gibi her türlü doku görülebilir. Şikayet olarak karın ağrısı yapabilir. Kendiliğinden kaybolmazlar ve cerrahi tedaviye gerek duyulmaktadır.
Yumurtalıkta en sık görülen tümörlerdir. En sık üreme çağındaki kadınlarda görülürler ve kendiliğinden kaybolmazlar. Çift taraflı olabilirler. %30 civarında habis bir hastalığa dönebilirler. Yumurtalığın yüzeyini oluşturan epitel hücrelerinden köken alırlar. Berrak bir sıvı içerirler. Büyüklükleri 5-15 santimetre arasında değişir. Genelde yakınma yaratmaz, belirti vermezler. Jinekolojik muayene esnasında ya da ultrasonda tesadüfen teşhis edilir. Nadiren hasta karnında yavaş gelişen bir şişlik nedeni ile doktora başvurmaktadır. Kendiliğinden kaybolmazlar ve cerrahi tedaviye gerek duyulmaktadır.
İyi huylu yumurtalık tümörlerinin %25 kadarı müsinöz kistadenomlardır. İnsanda görülen en büyük kistik yapılardır. Genelde 15-30 santimetre boyutlarında olabilirler. Kendiliğinden kaybolmazlar ve cerrahi tedaviye gerek duyulmaktadır.
Fonksiyonel kistler (follikül ve c luteum kisti) %80 olasılıkla adet sonrası kaybolmaktadır. Eğer kaybolmaz ise doğum kontrol hapları ile %90 oranında tedavi edilebilmektedir. Bu tedavi ile geçmeyen veya semptom veren (rüptür, torsiyon, kanama vb) fonksiyonel kistler veya kötü huylu olduğu izlenimi veren (anormal ultrason bulgusu, menopoz dönemi, tümör markırlarının yüksekliği vb) yada diğer kistlerin tedavisi cerrahidir. Cerrahi tedavide ilk seçenek laparoskopik cerrahidir. Bu operasyonlar geniş kesi yapılmadan, yani karın açılmadan gerçekleştirilmektedir.
Göbek içinden ve kasık bölgesinde açılan 3 veya 4 küçük delikten bütün işlemler yapılmaktadır. Karın içinde gözlenmesi en zor bölgeler endoskopi yöntemiyle rahatlıkla görülebildiğinden tedavi imkanı ve başarısı artmaktadır. Bu ameliyatlar mikro-cerrahi prensipleriyle yapıldığından, karın içerisinde ve ameliyat alanlarında minimal hasar meydana gelmekte, karın içerisinde operasyona bağlı yapışıklıklar daha az olmakta ve iyileşme daha kolay ve çabuk olmaktadır. Ameliyat sonrası hastanın ağrı şikayeti daha az olduğundan hastanın genel durumu daha iyi olmaktadır. Ameliyat sonrası hastanede kalış süresi daha kısadır. Çoğunlukla aynı gün veya ertesi gün taburcu olunmaktadır. Hastanın ayağa kalkma ve normal fiziksel aktivitesine kavuşması daha kolay ve hızlı olmaktadır.