Sperm, oosit (yumurta) veya embriyonun canlılığını koruyacak biçimde sıvı azot kullanılarak çok düşük ısıda dondurulup saklanma işlemidir.
Mikroskopik büyütme altında mikro cerrahi ile testiküler sperm elde edilmesine Mikro-TESE denir. Erkek kaynaklı azoospermi durumlarında; mikroskop altında cerrahi girişimle testis dokusundan sperm elde edilmesi işlemidir. Bu işlemin mikroskop altında yapılması daha az testis dokusu alınarak sperm bulunmasını sağlar. Mikro-TESE yöntemi ile azospermik hastalarda sperm bulma oranı %18-25 artmaktadır.
Ovulasyon İndüksiyonu; “Yumurtlama Tedavisi” anlamına gelmektedir. Yumurtlama sorunu olan kadınlarda hap veya enjeksiyon şeklinde ilaçlarla yumurtalıkların uyarılması, yumurta gelişimi ve çatlamanın sağlanarak gebelik elde edilmeye çalışılması işlemidir.
Tekrarlayan tüp bebek tedavilerine rağmen gebe kalamayıp, embriyoları yavaş veya kötü gelişim gösteren çiftlerde adetin 21. günü rahim içinden alınan ufak bir doku örneğiyle birlikte laboratuvar ortamında yapay bir rahim içi dokusu oluşturuluyor ve embriyolar bu doku içinde büyütülüyor. Uygulanan bu işleme Endometrial Co-Culture, “Yapay Rahim İçi Uygulaması” denir.
Ülkemizde 6 Mart 2010 tarihinde yardımcı üreme teknikleri uygulamalarına yönelik bir yönetmeliğin yürürlüğe girmesiyle, tüp bebek uygulamaları gören çiftlere transfer edilecek embriyo sayısında bir kısıtlama getirildi. Aslında günümüzde çoğul gebeliklerin önlenebilmesi için bu türde yönetmelik ya da düzenlemelere ihtiyaç duyulmaktadır.
Fakat bu durum çoğul gebelik riskini ortadan kaldırmakla birlikte; tedavi başarı şansını da doğal olarak önemli şekilde azaltmaktadır. Tek ya da çift embriyo transferi ile sınırlandırılmışsak, o zaman bir laboratuvarda oluşan embriyoların tutunma potansiyellerinin en yüksek düzeyde olmasını sağlamak için laboratuvar koşullarını en üst seviyeye ulaştırmak ve bu embriyolar arasından da tutunma şansı en yüksek olan bir ya da ikisini bulmak zorundayız.
Transfer edilecek embriyo sayısının yönetmelik uyarınca eğer tüp bebek tedavisi gören bayanın yaşı 35’in altında ise; ilk ve ikinci tüp bebek uygulamalarında yalnızca tek embriyo transferi yapılması, 3. ve sonraki denemelerde ise; en fazla iki embriyo transferi yapılmasına izin verilmektedir. Bayan yaşı 35’in üzerinde ise; deneme sayısı ne olursa olsun en fazla 2 embriyo transferi yapılabilecek. Bu yönetmelik uyarınca embriyo sayısının kısıtlanması çoğul gebelik riskini ortadan kaldırma avantajını sağlasa da, tedavi başarı şansını önemli ölçüde azaltarak bir dezavantaj da yaratmaktadır.
Yapılan klinik çalışmalar bazı hasta gruplarında tek embriyo transferi yapmanın gebelik şansını, çift embriyo transferi yapmaya göre düşürmediğini göstermiştir. Elimizde en azından iki tane “top quality” olarak adlandırılan çok iyi kalitede embriyonun olduğu; ilk ya da ikinci tüp bebek denemesini yapan, bayan yaşının 35 yaşın altında olduğu hastalarda, tek embriyo transferi gerçekleştiğinde oldukça iyi gebelik oranlarına zaten ulaşmaktayız. Yani burada önemli olan o çiftin elinde yeterli sayıda iyi kalitede embriyo olmasıdır.
Az sayıda embriyo transferi yaptığımızda elimizde geriye arta kalan çok sayıda dondurulabilecek iyi kalitede embriyo olmaktadır. O nedenle bir hastanın başarısını yükseltmek için, geriye kalan embriyolarını iyi bir yöntemle dondurulup; gerekirse ileride bunları çözerek kullanılma şansı hastamıza verilmektedir. Bir yumurta toplama işlemi başına hastamızın ulaşacağı toplamdaki gebelik şansını en yüksek düzeyde tutabilmekteyiz. Bu noktada geride kalan embriyoların vitrifikasyon yöntemi ile dondurulup saklanması ve eğer taze transfer ile gebelik sağlanamamış ise; bunların çözünüp kullanılması hastalarımızın şansını arttırmaktadır.
Tüm amacımız çoğul gebelikleri önlerken hastalarımıza daha az sayıda embriyo transfer ederek aynı gebelik oranlarını yakalama ve hastalarımızın gebelik şansını en üst düzeyde tutmaktır. Bu nokta da unutulmamalı ki IVF (tüp bebek) laboratuvarının önemi çok büyüktür.