Tüp bebek kliniklerinde yaklaşık 30 yıldır hem yumurta ve sperm hücreleri, hem de embryolar dondurulup saklanabilmektedir.
2006 yılına kadar üreme hücreleri (yumurta, sperm ) ve embryolar “ slow freezing” (yavaş dondurma) yöntemi ile dondurulurken, 2006 sonrası “ vitrifikasyon”( ultra hızlı dondurma) yönteminin kullanılmaya başlaması ile dondurma sonrası çözme başarısı ciddi düzeyde artmıştır. Hücreler vitrifikasyon sonrası mükemmele yakın oranda canlı çözülmekte ve embryoların tutunma potansiyeli taze embryo transferi kadar (hatta bazı durumlarda daha yüksek oranda) iyi olmaktadır. Kliniğimizde tüm hastaların %70’inde çeşitli nedenlerle embryo dondurma işlemi uygulanmaktadır.
Hastalarımız daha sonraki tedavilerinde ,zorlu tüp bebek basamaklarından önemli ölçüde kurtulmuş olur ( yumurta geliştirici enjeksiyonlar, yumurta gelişiminin kontrolü için tüp bebek kliniğine sık ziyaretler, hormon analizleri için kan verme,anestezi alarak yumurta toplanması, sperm örneği toplanması ve laboratuarda yapılan işlemler) Basit yöntemlerle yapılan rahim hazırlığını takiben direk embryo transferi aşamasına gelinir. Embryolar ortalama 5 yıl saklanabilmekte olup literatürde 9 yıla kadar saklalan embryolar ile bildirilmiş gebelikler mevcuttur.
- Yumurtalıkların aşırı gelişmesi ve Kan Estradiol düzeyinin yükseldiği durumlarda hastaları OHSS ( Ovaryan hiperstimülasyon Sendromu) riskine karşı korumak
- Yumurta geliştirilen tedavi siklusunda erken Progesteron yükselmesi ( embryo ile rahim iç zarı arasında senkron durumun bozulmasına yol açtığı için)
- Rahim iç zarının uygun olamayan durumları ( sıvı toplanması, ince oluşu gibi)
Günümüzde embryoların tutunma başarısını artırmak için bilimsel olarak etkinliği ispatlanmış faktörlerden biri de embryo genetik yapısının normal olması gerekliliğidir. Yakın zamana kadar embryolara genellikle klivaj ( bölünme ) evresinde ve ortalama 8 hücreli aşamada iken alınan 1-2 blastomer (hücreden) FISH yöntemi ile kısıtlı sayıda kromozom analizi yapılabilmekte iken günümüzde tüm 46 kromozomun tarandığı genetik yöntemler( CGH- mikro array, NGS gibi) mevcuttur ve giderek çok daha yaygın kullanılır olmuştur. Embryolar 5. Gün aşaması olan” blastokist” aşamasına ulaştığında, ileride plasentayı oluşturacak olan dış hücre tabakası ( trofektoderm ) ve fetüsü oluşturacak olan iç hücre kütlesi ( Inner cell mass ) şeklinde organize olur. Genetik analiz için dış hücre tabakasından biyopsi alınıp genetik merkezine yollanan blastokist başarılı bir şekilde dondurulduğunda, tüm kromozomların veya özel bir hastalığın ( tek gen hastalıkları, mutasyonlar) taranması için yeterli süre tanınmış olur. Hem de 3. Gün biyopsilerine oranla embroyaya zarar verme ihtimali çok daha düşük orandadır. Embryoların laboratuar ortamında klasik olarak 5-6 günden fazla canlı olarak muhafaza edilememesi , kapsamlı genetik tarama yapmak için embryoların biyopsi sonrası başarılı bir şekilde dondurulma ve çözülmesi ile mümkün olmaktadır .
Özellikle yumurta rezervi düşük hastalarda, bazen yumurtalıkların ilk veya tek seferde uyarılması ile istenen sayıda yumurta ve dolayısıyla embryo elde edilememektedir. Bu durum hem hastayı hem doktoru zorlayabilmekte,tüp bebek tedavi iptallerine yol açabilmekte , ya da istenilen kalite ve sayıda embryo verememekten ötürü tedavinin negatif sonuçlanmasına ve dolayısıyla özellikle de tekrar eden başarısız tüp bebek sonuçlarının hastalarda yarattığı psikolojik sıkıntılarla başetmek zorunda kalmaya neden olmaktadır.
Bir seferde tüp bebek tedavisi ile geliştirilen kısıtlı sayıda yumurtaların, döllenip embryo haline geçtikten sonra laboratuar şartlarına göre en uygun zamanda ( 3. Veya 5. Gün) dondurulup, tedaviye tekrar yumurtalıkları uyarma işlemi ile devam edilmesi, ve bu tedavinin arzu edilen kalitede ve sayıda embryoya ulaşıncaya kadar tekrarlanması işlemine embryo havuzu oluşturma ( embryo pooling) denmektedir. Uygun seçilmiş hastalarda kümülatif gebelik oranlarını artıran bu tedavi şekli için dondurma ve çözme programının iyi yürütüldüğü bir tüp bebek merkezi şarttır.
Özellikle son 10 yıldır “vitrifikasyon” yöntemi ile embryo dondurma yönteminde elde edilen başarıdan ,özel yapısı nedeniyle ( en büyük ve en çok sıvı muhteviyatı olması nedeniyle) dondurma çözmeye karşı en hassas hücre olan yumurta hücresi de nasibini almıştır.
Günümüzde ne yazık ki giderek artan sıklıkta görülen ve pek çoğu da üreme çağındaki kadın ve erkekleri etkileyen kanser, aynı zamanda başarısı giderek artan tedavi yöntemleri sayesinde beklenen yaşam süresini de uzatmış ve hastaların uzun dönemde doğurganlıklarını koruma altına alma çabasını da doğurmuştur.
Meme , yumurtalık ,serviks (rahimağzı) kanserleri, Lenf kanserleri ( Hodgkin ve Non-Hodgkin lenfomalar), kan kanserleri ( lösemiler), testis kanseri, periton tümörleri, sinir sistemi tümörleri ( medullablastom, nöroblastom), osteosarkom gibi özellikle üreme sistemine toksik etkisi olan kemoterapi gerektiren kanserlerde tedaviye başlama öncesi sperm , yumurta veya evli bir çift sözkonusu ise embryoların tüp bebek tedavisine benzer şekilde geliştirilerek başarıyla dondurulması oldukça yaygın şekilde uygulanır hale gelmiştir.
Kemoterapi dışında , özellikle pelvis bölgesine veya tüm karına radyoterapi gerektiren kanser olguları da üreme hücreleri/embryo dondurularak saklamaya iyi bir adaydırlar.
Kanser hastası olmayıp bağışıklık sistemi baskılayıcı tedavi gören SLE ( Lupus), talasemi ( Akdeniz anemisi) hastaları ve ayrıca genetik olarak bazı kanserlere yatkınlığı olduğu saptanmış ( yumurtalık ve meme kanserine yakalanma geni olan BRCA-1geni taşıyıcıları ) hastalarda da aynı uygulamayı önermek uygun yaklaşımdır.
Günümüzde bilimsel çalışmalar ışığında, tüp bebek tedavisinde geliştirilen tüm embryoların dondurulup, daha sonraki bir zamanda hastaların iğne kullanmadan kendiliğinden veya basit ilaçlarla kalınlaştırılan rahim iç zarına çözülerek verilmesi yönteminin, embryoların taze olarak transfer edildiğindeki gebelik oranlarından daha yüksek gebelik oranlarını sağladığına dair veriler giderek artmaktadır.
Tüp bebek tedavisinde iğnelerle yumurtalıkların uyarılması ve çok sayıda yumurtanın geliştirilmesi, rahme tutunacak ve gebelik oluşturacak en iyi embryoları elde etmek için şarttır. Ancak çok sayıda yumurta gelişirken, kadın vücudunda bazı hormon düzeyleri ( östrojen, progesteron gibi) doğal adet döngüsüne göre çok yüksek seviyelere ulaşır. Çalışmalar bu fizyolojik düzeyden çok yüksek hormon seviyelerinin rahim iç zarı ( endometrium ) üzerine çok çeşitli olumsuz etkilerinin olduğunu, embryonun rahme tutunma için gerekli olan “ senkronizasyonun” bozduğunu göstermektedir.
Tüp bebek aşamalarının çok başarılı gittiği ve çok iyi kalite embryo transfer edilmesine rağmen gebelik sağlanamayan olgularda tek sebebin, rahim iç zarının hormonlardan olumsuz etkilenmesi olabileceği fikri, pek çok tüp bebek merkezinde embryoları , tedavi ayında transfer etmektense rutin olarak dondurup daha sonraki ay veya aylarda hastanın endometriumunu yüksek hormon düzeylerine maruz bırakmadan transfer etme stratejisine yönlendirmiştir.
Kısaca yakın zamana kadar transfer edilen embryolar dışında kalan embryoları ziyan etmeme amaçlı yapılan embryo dondurma işlemi, artık dondurup çözme tekniklerinde elde edilen gelişmeler sayesinde yakın bir zaman içinde “Tüm embryoları dondurarak sakla, hiçbir embryoyu ziyan etme” düzeyine gelmek üzeredir. Dondurulmuş çözülmüş embryonun transfer edilip gebelikle sonuçlanan kadınlarda pek çok gebelik probleminin taze embryo transfer edilen kadınlara göre anlamlı ölçüde az izlenmesi (Dış gebelik,erken doğum, düşük doğum ağırlığı, pre-eklampsi, gebelikte görülen kanamalar gibi) tüp bebek uzmanlarını giderek çok daha yaygın dondurulmuş çözülmüş embryo transferi yapmaya yönlendirecek gibi gözükmektedir